iOS ve Android arasındaki mücadele tüm hızıyla devam ediyor. Bir yandan Apple, diğer yandan ise Google, mümkün olan en iyi deneyimi sunmak ve daha fazla kullanıcıyı kendine çekmek için kıyasıya yarışıyor. Şu an için ise Android akıllı telefonlar cihaz sayısında iPhone ise premium kullanıcı ve dolayısıyla elde ettiği gelirde yarışı önde götürüyor.
Apple’ın başarısının ardında ise ekosistem, kamera performansı, marka algısı ve optimizasyon gibi nedenler var. Ancak şirket tüm vaktini “Instagram’da daha yüksek kalitede paylaşım yapılması için harcarken, Google gerçek sorunlara yönelerek adeta hayat kurtarıyor. İşte ayrıntılar…
Apple Neden Deprem Uyarı Sistemine Sahip Değil
iOS ve Android mücadelesine baktığımızda her iki işletim sistemi de oldukça benzer bir deneyim sunduğunu görüyoruz. Menü tasarımları, bildirim ekranı ve kontrol panelleri sadece küçük farklarla birbirinden ayrılıyor. Elbette ki işletim sistemleri arasında sayısı az olsa da çok ciddi farklar da mevcut, özellikle de felsefe anlayışı oldukça farklılık gösteriyor.
Google genellikle inovasyon ve yeniliklere öncelik verirken, Apple cephesi optimizasyon ve verimliliği önceliği haline getirmiş durumda. Ancak bu durum, çok kritik özelliklerden mahrum kalmanıza neden oluyor. Örneğin Google, bir süredir kullanıcılarına Android Deprem Uyarı Sistemi sayesinde bildirim göndererek olası depremler konusunda önceden uyarıyor.
Elbette ki bu süre sadece 10-15 saniyeden ibaret. Yine de deprem ülkesinde yaşayan vatandaşlar olarak en iyi sizin bileceğiniz üzere bu süre yaşam ve ölüm arasındaki farkı belirleyecek kadar kritik. Ancak buradaki sorun Google’ın bu özelliği değil, Apple’ın kritik seviyede gerekli olan benzer bir servise sahip olmaması.
Evet Apple için optimizasyon oldukça önemli. Yeni özellikleri hazır olmadan eklemekten kaçınmalı ve Instagram’a hikaye yüklerken olabilecek en iyi tecrübeyi sunmalı. Ancak şirket bunu yaparken kullanıcılarının hayatını kurtarabilecek ve rakiplerinde var olan özellikleri entegre etmekten kaçınmamalı.
Eğer bilmeyenleriniz varsa Apple halihazırda dünyanın en zengin şirketlerinden biri. Kasasında ise dünya üzerindeki pek çok ülkenin merkez bankasında olandan daha fazla nakit var. Yani elindeki imkanları düşününce böyle bir teknoloji ABDl’li teknoloji devi için imkansız değil. Ancak gerçekten de bunun üzerinde çalışır mı belirsiz.