Güncel Teknoloji HaberleriMobirollerOyun HaberleriOyun KonsoluPlayStationTeknoloji

The Quarry İnceleme – Seni Öldürmeyen Şey Seni Güçlendirir

Until Dawn’ın tadı damağında kalanlar buraya. Until Dawn’ın geliştiricileri şimdi de 80’lerin korku temalı The Quarry ile karşımıza çıktı.

PlayStation 4 döneminde Supermassive Games karşımıza Until Dawn ile çıkmıştı. Korku türündeki Rami Malek’in başrolde olduğu bu oyunda verdiğiniz kararlar ile grupta en az ölüm görerek oyunu bitirmeye çalışıyordunuz. Verdiğiniz tüm kararların bir sonucunun olduğu ve tüm karakterleri kurtarmanın gerçekten de zorladığı Until Dawn’dan sonra şimdi de aynı eki karşımıza The Quarry ile çıktı. Bu sefer 80’li yılların korku filmlerinden esinlenen ekip ortaya yine bol seçimli bir deneyim sunuyor. Peki, bu oyun Until Dawn kadar kaliteli ve sürükleyici mi?

The Quarry İnceleme

The Quarry, film benzeri bir sunumu çekici bir anlatıyı öne çıkarmak için Scream ve Friday the 13th  filmlerden bariz ilham alıyor. Oyun, kamp danışmanları çantalarını toplayıp Hackett’s Quarry’den ayrılmaya hazırlanırken, bu olaylardan sonraki iki aya geçmeden önce ürkütücü bir girişle başlıyor. Olacak ya oyunda bazı şeyler oluyor ve grubumuz kampta fazladan bir gece geçirmek zorunda kalıyor. Genç danışmanlardan bazıları bu olasılık karşısında heyecanlanırken, kamp lideri Chris Hackett kamptan apar topar kaçıyor. Bu adamda bir şey var dediğimiz günün akşamında zaten olaylar başlıyor.

The Quarry

Oyun boyunca , Hackett’s Quarry’nin gizemini çözmeye çalışan dokuz kamp danışmanının her biri olarak sırayla oynuyorsunuz. Korku filmlerinde bildiğiniz gibi klişe diyebileceğimiz karakterler vardır. Bunlar aptal kaslı bir sporcu, grubun kokoş kızı, grubun zeki ama nerd kızı, sporcu çocuğun yancısı ve grubun içine kapanık gizemli çocuğu… Bu tiplemeleri korku filmlerinde sık sık görürüz. Aynı bu karakterler oyunda da bizi karşılıyor. Bu kötü bir şey değil. Aksine 80’li yılların korku filmlerinde olan öğelerin olması oldukça hoş bir dokunuş olmuş. Ancak bazı karakterler hikaye ilerledikçe büyük gelişmeler yaşarken, diğerleri başlangıçtaki kadar can sıkıcı oluyor. Hani bu karakter olmasa da olurmuş dediğimiz olmadı değil…

Bunun nedeni kısmen, grup üyelerinin daha derin ilişkiler kurabilecekleri ve kendilerini özgürce ifade edebilecekleri veya ifade edebilecekleri iki veya üç kişilik gruplara ayrılmasından kaynaklanıyor.

Gerilim zaman zaman artıyor

Oyunun  bazı korkutucu anları var ama her zaman bu gerilim yüksekte seyretmiyor. Gerilim konusunda bölümün sonlarına doğru oyun sizi içine çekebiliyor. Bölüm demişken, oyunu bölüm bölüm oynuyorsunuz. Bu olay döngüsünün yavaşlamasına neden oluyor. Neden böyle bir anlatım seçilmiş inanın biz de anlayamadık. Until Dawn’daki gibi akıcı bir anlatım olsaymış bu oyunu daha çok konuşurduk.

Heyecan verici ön giriş dışında, ilk iki bölüm de oldukça sürükleyici. Oyunun 5, 6 ve 7. Bölümlerinde biraz olay örgüsü anlatılmaya ve kavranılmaya çalışıldığı için durağan geçiyor diyebiliriz. Neyse ki, hikaye oldukça hızlı bir şekilde hız kazanıyor ve oyunun ikinci yarısına doğru en yoğun sekanslar sizleri bekliyor..

Supermassive Games oyunlarına aşina olanlar, The Quarry’deki temel oyun mekaniğini kolayca kavrayabilir. Oyun bir film gibi anlatıldığı için zamana duyarlı tuşlara basma şeklinde bir oynanış var. Oynanış 10 üzerinden 3 desek yalan olmaz. Çünkü bu oyun oynanıştan ziyade olay örgüsü ve karara bağlı sonlara odaklanıyor. Bu yüzden oynanışa pek takmadan konuyu kavramaya odaklanmanızı tavsiye ediyoruz.

Yaptığınız seçimlerden geri döndürmeyen oyun her adımda dikkatli olmanızı istiyor. Gerçi 2K’in yayıncılığı ile satılan bu oyunun Deluxe sürümünü alırsanız geri alma hakkınızın olduğunu belirtelim. Keşke bu herkese opsiyon olarak sunulsaymış.

Bazen, seçimler biraz belirsiz olabilir ve istenmeyen sonuçlara yol açabiliyor. Bu sistemi, başlangıçta mezara gönderdiğiniz belirli karakterleri kurtarmada kullanabilirsiniz.

Aksiyonun çoğu zaten senaryolu ara sahneler sırasında gerçekleştiğinden, anbean oynanış böyle bir oyunda esasen önemli değil. Bu nedenle, çok yavaş yürümek veya karanlık ürkütücü odaları keşfetmek için zaman ayırmak ölümle sonuçlanmıyor. Yani yürürken öldüm diye bir şey yok.

Bu, oyuncuları her nesneyle etkileşime girmeye ve ipuçlarını ve Tarot Kartlarını toplamak için her odayı keşfetmeye teşvik ediyor. Her bölümün sonunda, bulduğunuz tüm tarot kartlarını, size birkaç saniyeliğine geleceği görme şansı veren ürkütücü yaşlı bir kadına sunuyorsunuz. Bu kadın size bazı kehanetlerden bahsediyor. Bu yüzden Tarot kartlarını toplamaya çalışanız iyi olur. Büyücü kadının 10 lafından 8’inin yalan olduğunu da belirtelim.

Film gibi oyun

Oyun arkanıza yaslanıp bir kase patlamış mısır almanızı ve hikayenin kendi kendine gelişmesini izlemenizi sağlayan bir Film Moduna sahip. Ancak, hikayenin oyunu tamamladıktan sonra 10 saatlik bir “dizi” veya “film” izlemeyi garanti edecek kadar güçlü olduğuna inanmıyoruz. Oyunu bitirdikten sonra 2. Bir şansı vermek için pek istekli değildik. Until Dawn’da bu böyle olmamıştı. Until Dawn’ı 3-4 defa baştan oynamıştık ve sıkılmamıştık. Geliştiricilere göre, The Quarry’nin 186 benzersiz bitiş varyasyonu var. Bu da sonraki oyunları değerli bir deneyim haline getiriyor. Evet, ilk tamamlamanızdan sonra gizem yönü parlaklığını kaybedecek, ancak kaçırmış olabileceğiniz seçimler ve yollarla uğraşmak eğlenceli olabilir.

The Quarry

The Quarry’nin tartışmasız en göze batan sorunu , sonu olmalı. Yoğun ve endişe uyandıran anlarla dolu bir oyunda, aksi takdirde mükemmel olan hikayeye dramatik bir son vermemek oldukça hayal kırıklığı yarattı diyebiliriz. Oyunu genel olarak değerlendirecek olursak; ilk indirimde mutlaka alınıp oynanmalı. Özellikle 80’lerin kafasını sevenler bu oyun ile nostaljik saatler geçirecek. Ne varsa eskilerde var demeleri boşa değil. Keşke bu oyun üzerinde daha fazla çalışılsaymış ve biz gibi eski kafalara daha sağlam bir deneyim sunulsaymış….

Ne Düşünüyorsunuz ?
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu